Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

31 Temmuz 2012 Salı

İstemek ve Başarmak

Yeni yazımı beğenilerinize sunmak için sabırsızlandığım bir ana daha geldi sıra.
Hepinizi saygı ve sevgilerle selamlayarak yazıma giriş yapmak istiyorum. 
Öncelikle insanlar hayatlarında bir çok şeyi isterler fakat bunun gerçekleşmesi için faaliyet gösteren insan sayısı pek azdır. 
İşte farklılık  dediğimiz şey burada ortaya çıkmakta. 
Sizlere en somut örneği her yazımda yaptığım gibi kendi hayatımdan bir örnek ile aktaracağım. 
Bilenleriniz veya bilmeyenleriniz vardır. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı' nda staj yapmaktayım.
3 Ağustos ta nasipse stajımı bitiriyorum. bu staj süresince bir çok farklı şeyi deneyim etme şansını buldum. Gün gün anlatıp sisiz sıkmak ve yazıyı uzatmak istemiyorum. 

Staj sürecinin sonuna yaklaşırken, diğer stajyer arkadaşlarla konuştuğumuzda hep aynı konular üzerinde dönüp dolaşıklarını ve aynı şeyi yaptıklarını gözlemledim. 
Aklıma gelen şey şu idi " Acaba bir sunum yapsak, bizim gördüğümüz konulardan bahsetsem ve birbiri bilgilerimizi pekiştirsek ve bu staj süreci gerçekten amacına ulaşsa ."

Bu arada şunu da belirteyim, belki de TPAO' da yaptğı stajdan en memnun ayrılan adam ben olacağım. Çünkü her konuda bilgi sahibi olarak ayrılacağım buradan. 

Gelelim bilgilerin pekiştirilmesi olayına tekrar. 
Danışman mühendisime konuyu iletim. Bana verdiği cevap şu idi " Bunu yaparsan TPAO tarihinde bir ilk olur ve çokta hoş olur." Bana inanmıştı. Bundan sonra bana düşen onun güvenini boşa çıkarmamaktı. Asıl önemli olan şey ise istediğim bir şeyin artık somut bir durum olarak karşımda durmasıydı.

1 Hafta boyunca sunumu hazırlamak ile uğraştım. Herşey mükemmel olmalıydı. Bugüne kadar Siemens'e bile sunum yaptım fakat bu yapacağım sunum benim için ayrı bir heyecan kaynağı olmuştu.

Son kontroller yapıldı. Hava ve zemin sunum için uygundu. TPAO' nun en büyük toplantı salonu bu sunum için ayarlandı ve salonun içerisinde 30 kişi falan vardı. 

Sunuma başlamadan önce ellerimin titrediğini fark ettim: Hoşuma gitmeyen bu olayı lehime çevirmem lazımdı. Bunu da kısa bir giriş kouşması yaparak, ortama alışmaya sağlamak ile yaptım.

Sunum alıp başını gidiyordu. Net 1 saat 30 dakika sunum yaptım. Daha sonra geri bildirim faslına geçildi. Burada çok güzel geri bildirimler aldım ve bu beni çok mutlu etti. 

Yaşanan ayrı bir diyalog ise şöyleydi. 
Anakara Üniversitesi öğrencileri sunumdan sonra " Bize de fırsat verilse bizde yapardık" diye bir cümle kurdu.

Danıuşman mühendisimin verdiği cevap gerçekten çok müthişti. " Ben bu sunumu Orkun' a zorla hazırlatmadım. Fikir kendisinden çıktı ve sunumu hazırlamak için çok uğraştı." 

Cevap verememeleri ve bunu söylemeleri çıtırdan bir kıskançlık krizinin habercisiydi.

Sonuç olarak TPAO bünyesinde ilk defa bunu yapma onuru ve gururu çok şükür bana nasip oluyordu. 

Varmak istediğim nokta şu, istediğiniz takdirde ve bunu gerçekleştirmek için çaba harcadığınız zaman sizin önünüzde köstek gibi görünen şeyler destek oluveriyor bir anda. 

Siz siz olun hayatınızda hiçbir zaman " Bizede fırsat verilse bizde yapardık." demeyin. 
Çünkü o fırsatı sizin yaratmanız gerekmekte. 

Kıssadan hisse , durum bu. 

İleride ki yazılarda görüşebilmek dileğiyle. 

Sevgiler. 

Orkun TEKE 



20 Temmuz 2012 Cuma

Mutluluk

Merhaba, bu sefer yazılarımın arasını kısa tutuyorum çünkü anlatmak istediklerimi aktarmam gerektiğini düşünüyorum.
Bugün size mutluluk dediğimiz şeyden bahsedeceğim. Bir insan için mutluluk tanımı nasıl yapılır bilmiyorum, çünkü bu tanım kişiden kişiye değişen bir kavramdır.
Herkes için mutluluk tanımı farklıdır ki öyle de olmalı bence.
Bir elin beş parmağının bir olmadığı gibi insanlarda birbirinden farklı ve farklı hayatlar yaşıyorlar. Kimisi için mutluluk kolayca ulaşılabilen birşey iken kimisi için çölde ki vaha gibidir. Ulaşmak isterler fakat hep sahte mutluluklar yaşarlar :D....
Kimisi içinde ulaşılamaz bir kavramdır. Bunlar karamsar grup dediğimiz insanlardır. Mucize beklemek zorundadırlar :D.....
Burası benim bloğum olduğuna göre benim için mutluluğun tanımını yapayım sizlere :D.....
Benim için mutluluk sevmeyi ve sevildiğini bilmektir.
İnsanın insanları sevmesi kadar bu davranışının karşılığını alması da bir o kadar güzel birşey.

Bildiğiniz gibi veya bilmediğiniz gibi geçen gün benim doğum günümdü. İlk defa ailemden ayrı geçirdiğim bir doğum günü olarak kayıtlara geçti. Ayrıca hayatımda önemli bir yeri olan doğum günlerinden biri de oldu :D.....

Detaylar uzun o yüzden sizi ayrıntıya boğmayacağım. Bu arada Buz Devri 4 baya iyi bir film olmuş diğer 3'ü gibi :D..... Kesinlikle öneririm :D

Birde tutkuyla bağlı olduğum, her zaman yanımda olan ve desteklerini asla esirgemeyen ailemden ayrı bir parantezde bahsetmek isterim.




Benim mutluluğumu besleyen en büyük besin ailemdir. Şimdi diyebilirsiniz bizim içinde önemli ne olmuş. Bir şey olmamış sadece sizinle duygularımı paylaşıyorum :D....

Aile kavmı benim için çok önemlidir ve önemli olması gerektiğini düşündüğüm bir konu ve bunun için ayrı bir blog yazısı yazılabilir.

Onlardan ayrı geçirdiğim doğum günümde onlarla telefonda konuşmam ve babamın " Pastada senin için yakılan mumu ben üfleyeceğim" demesi, annemin " Sen gel bi daha keseriz pasta " ve benim " Bana da pasta ayırın" :D.... şeklinde ki diyaloglarımız benim mutluluğumu besleyen şeyler işte ..........

Tabi pasta dilimi beni beklerse daha 2 hafta beklemesi gerekecek :D... Çünkü İzmir' e 4 Ağustos' ta dönüyorum :D...

Pasta diliminin beni beklemesine gerek kalmadı bana değer veren arkadaşlarımdan Damla' nın organizasyonu ile pastamızı da kesmiş ve yemiş olduk. Bu fotoğraflar elime geçtiğinde sizinle paylaşmak büyük bir zevk olacak.

Ankara macerama geri dönecek olursak benim için mutsuz başlayan bir maceranın müthiş bir şekilde devam etmesi ve güzel bir şekilde noktalanacak olması beni ayrıca mutlu etmekte.

Değer verdiğiniz insanların size değer vermesi, ne kadar doğru insanlar ile arkadaşlık yaptığınızın açıkça ve net bir tarifi olarak karşımıza çıkmakta. Bir diğer mutluluk kaynağı da bu olsa gerek.

Mutluluğunuz daimi olsun efendim.

Bu yazı ile sizleri birazcık ilhamlandırabildiysem ve vaktinizi bunu okuyarak boşa harcadığınızı düşünmüyorsanız.

Mutluluğuma mutluluk katıyorsunuz demektir.

Saygılar , Sevgiler  !!!


Orkun T.



18 Temmuz 2012 Çarşamba

!!! Farklı Bir Bakış Açısı !!!

Merhaba, geciken blog yazımdan ötürü öncelikli olarak özürlerimi sunmak isterim.
Bu yazımda da sizlerle her yazımda paylaştığım gibi yaşadığım olaylar ve tecrübeleri paylaşacağım.
Öncelikli olarak şu ipucunu vererek başlamak isterim ki bu yazımda şahit olacağınız tecrübem benim için çok önemi ve farklı bir deneyim oldu.

Sizlere Ankara deneyimimin ilk 3 haftasını aktarmak istiyorum.
Öncelikli olarak şunu belirterek başlayayım, sonra akıllarda "Ne işin var Ankara' da?"  soruları olmasın.....:D
Ankara semalarına staj için gelmiş bulundum.

Şu anda Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı' nda Proje Stajyeri olarak görev almaktayım.
Stajımız içerisinde Karadeniz Kara Sahası Projesi' nde görevlendirildim.


Staj sürecim gerçekten çok verimli ve güzel geçmekte, her gün yeni bir şeyler öğrenmek ve kendimi geliştirmek bana büyük mutluluk veriyor.
Başımızda ki mühendislerimiz TPAO' nun aksine birşeyler yapmaya ve üretmeye çalışan buradakilerden farklı düşünen ve genç yaşlarına göre elle tutulur başarılar elde etmiş insanlar. Bu tecrübelerini bize aktarmayı da çok iyi biliyorlar. 
3 Ağustos' a kadar sürecek olan stajımın daha faydalı olacağı şimdiden belli :D.....
Şimdi stajı bir kenara bırakıp Ankara' ya geri dönelim.

Ankara' da ilk haftamın çok verimli olduğu söylenemez. Emniyet Müdürlüğü' nün fena oyununa geldik..... :D....Neyse bunları da geçelim.......:D
Ankara' da gidişatı değiştiren olay bir haftalık göçebelikten sonra Cemil Hayri Durgun' un evine taşınmam oldu. O günden itibaren herşey düzelmeye başladı. En azından Ankara' dan bir an önce gitmek isterken artık şafak saymayı bıraktım :D.... Bu arada biletimi şimdiden aldım :D.....

Sizinle paylaşmak istediğim bir diğer olay ise Anıtkabir ziyaretim. Bugüne kadar Anıtkabir' e gitme fırsatım hiç olmamıştı. İnsan oraya gidince kendini bir tuhaf hissediyor ve müze kısmında ecdadının yaşadığı olayları daha detaylı gördükçe onlara olan minneti kat be kat artmaktaydı.

Müzede ilgimi çeken başka birşey ise Cumhuriyet' in ilk yıllarından sonra kurulmaya başlayan ve gerçekten faydalarını herkesin gördüğü kurumların nasıl oluyor da 40- 50 yıl içerisinde kapatıldığı ve yok edildiği gerçekten büyük bir soru işareti. ?????????????????......

O zamanlarda çekilen fotoğraflar ve belgelerde yapılan şeylerin zamanımızda ne kadar değiştirildiği ve yanlış anlaşıldığı herkesin gözünün önüne serilmekte. Tabi anlayana !!!!

Neyse, geçelim başka bir konuya koca Ankara' da gezmek için tek yerlerin alışveriş merkezleri olması da ayrıca şaşırtıcı bir konu. Her yer alışveriş merkezi olmuş koca şehirde. Birde onun üstüne binen ulaşım probleminide söylemeden edemeyeceğim.

Ankara sıkıntılı bir şehir bunu söylemek mümkün, fakat kötü vakit geçirdiğimi söyleyemem.

Son olarak bahsetmek istediğim ise, bu Ankara gezisinin benim için ayrı bir tecrübe olduğunu ve evden uzak olduğunuzda başınızın çaresine nasıl bakmanız gerektiği konusunda beni çok geliştirdiğini söyleyebilirim.

Kazandığım en büyük tecrübe ise burada tanıştığım insanlar oldu. Çünkü savunduğum tez şu " Her insan ayrı bir tecrübedir."

Aslında yazılacak şey çok ama bu seferlik böyle olsun.
Yeni tecrübeler gerçekten insanın farklı düşünmesine ve farklı bakış açıları kazanmasına yardımcı olmakta.
Korkuları ve ön yargıları yıkmak gerek, tabi başarabildiğimiz kadarıyla.

Bir diğer yazımda görüşmek üzere!
Yazı söylenen vakitte size ulaşmadığı içinde tekrar özürlerimi sunarım.
Yazıya ilerleyen saatlerde bazı fotoğraflar ekleyeceğimide belirtmek isterim.

Görüşmek üzere !
Sevgiler !
Orkun T.








7 Temmuz 2012 Cumartesi

TECRÜBE

Bugün karşınıza yeni ve akıcı olarak okuyabileceğiniz bir yazı ile çıkıyorum.
Yazım başlıktan da anlayabileceğiniz gibi "TECRÜBE" konusu ile ilgili.
Bu yazıyı yazmaya başlarken Ankara sürecinde geçirdiğim bir haftanın çok büyük etkisi oldu. Burada yaşadıklarım gerçekten güzel olduğu kadar sıkıntılı tecrübeler oldu.
Asıl savunmak istediğim tez "Sunum Becerileri Eğitimi" nde bahsettiğim
Tecrübe = Yaş + Yaşanmışlıklar
formülünden "YAŞ" ı çıkartmam ile bambaşka bir boyut kazandırmamdır.
Evet ben tecrübeyi sadece yaşanmışlıklar olarak kabul ediyorum, bunun nedeni bugüne kadar yaşadıklarımın hayatımı şekillendirdiği ve yaşanacak olaylara karşı yaşımızın ne kadar etkisiz davrandığını fark ettim.



Yazım için bulabildiğim en mizahi şey buydu :D.
İnsanlar yaşadıklarından ders almayı bildikleri zaman tecrübe kazanmış olurlar. Yaşınız ilerledikçe yaşadıklarınızdan bir pay çıkartamadığınız sürece elde ettiğiniz şey tecrübe değil sadece bir "Hiç" tir.

Tecrübe kavramı insanları tarafından ne yazık ki yanlış anlaşılmış ve anlaşılmaya devam etmektedir.
İnsanlar için tecrübe sadece yaştan ibaret bir hale getirilmiştir. Bu, bana göre yanlış bir düşünce tarzı olmakla birlikte insanların önünü tıkayan bir düşünce tarzı olarak karşımıza çıkmakta.

İnsan yaşına bakmaksızın her an bazı olaylar yaşamakta ve tecrübe etmekte. Tanıştığınız her insan sizin içi ayrı bir tecrübe olmakta. Yazımı sonlandırırken şunu da belirtmek isterim. İnsanlar tecrübelerine her daim güvenmemelidir. Bu konuda benim bildiğim en güzel anlatım Mine Söğüt' ün anlatımı;

Mine Söğüt ne kadar güzel yazmış bir yazısında ; "Siz fark etmeseniz de tecrübenin gölgesi hep üzerinizde. Bu gölge sizi bazen aşırı güneşten koruyor, bazen de güneş ışığından yoksun bırakıyor."

Evet bundan sonra top sizde :D
Yazım ve diğer yazılarım hakkında olumlu ve olumsuz her türlü geri bildirimlerinizi beklediğimi her zaman ki gibi belirtir. Keyifli bir okuma zamanı dilerim.

Diğer yazı ve yazılarda görüşmek üzere !
Sevgiler !

Orkun TEKE